KİTABIN ADI : Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Ali ve Ailesi
YAZARI : Arif Tekin
ÇEVİRMENİ :- –
TÜRÜ : Araştırma
YAYINEVİ : Berfin
SAYFA SAYISI : 186
YAYIMLANMA TARİHİ: Şubat-2022
BASKI SAYISI : 1. baskı
BAŞLADIĞIM TARİH : 01 Mart 2022
BİTİRDİĞİM TARİH : 02 Mart 2022
KİTABIN KONUSU : Din-İslam
KISACA YAZAR HK. : Em. Müftü. Diyarbakır, Kulp, Gavgas doğumlu. İsveç’te yaşıyor.
Benim İlhan Arsel ve Turan Dursun’dan sonra ilgi ve beğeniyle okuduğum ve İslam dinini öğrendiğim bir Kürt aydını. 1996 da DİB’den emekli olup yurt dışına (İsveç) yerleştikten sonra 15 kitap yazdı. Hepsini ilgi ve beğeniyle okudum ve yararlandım. Kitaplarını sizlere tanıtmaya da bu son kitabıyla başladım. Sırası geldikçe diğer kitaplarını da tanıtırım. Çok önemli ve değerli bir araştırmacı. TC DİB başta olmak üzere Dünyadaki tüm İslam bilginleri, dini ulema, sahabe vd güvenilir kaynaklardan Şii, Şafii, Hanefi, Hanbeli vd ayırım yapmadan, güvenilir referanslarla çalışmalarını yapıyor. Her tespit ve iddiayı onlarca güvenilir ve kabul görmüş kaynağa dayandırarak yazıyor. Tespitleri hangi mezhep ve inançta olurlarsa ve/ya ırk ve milletten olurlarsa olsunlar kimsenin reddedemeyeceği gerçeklikte.
“Tanrı, iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hâkim kılmak için Tanrı’yı kullanırlar.” Giordano Bruno
KİTAPTAN ALINTILARIM VE ALTINI ÇİZDİĞİM CÜMLELER: Hz. Muhammed öldüğünde Hz. Ali beş yakını ile cenaze defniyle uğraşırken, Ömer yakın çevresiyle Ebubekir’in sundurmasında toplanıp alel acele Ebubekir’i halife seçerek ilan etmişlerdi. Fakat Hz. Fatma’nın diretmesiyle Ali ve çevresi Ebubekir’in halifeliğini kabul etmediler. Ebubekir; ya Ömer, Ali gelmez beni kabul etmezse kimse bizi kabul etmez. Git onları getir, bana biat etsinler. Elçiler gönderilmesine rağmen gelmeyen Ali ve taraftarlarını getirmek için Hz. Ali’nin evini basan Ömer şöyle diyor:
“islam tarihçisi ve Kur’an yorumcusu Taberi (h, 310. Öl.): Sizler ya çıkar gider Ebubekir’i kabul edersiniz ya da evi üzerinize yakarım. S,18”
“Ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım. Aydınlık ve karanlık arasındaki, bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım. Bundan dolayı her yerde zorlukla karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı çoğunluğun öfkesinde hedef olarak yaşadım.”
Giordano Bruno
Hemen tüm İslami kaynak ve âlimlerinin asgari müştereği olduğu üzere; Hz. Fatma babasından sonra en çok altı ay yaşamıştır. Bu altı ay boyunca Ömer’in defalarca baskın ve tehditlerine rağmen Ebubekir’in halifeliğini kabul etmemiş, Ali ile çevresinin de kabul etmesine izin vermemiştir. Ömer’in her evine baskınında kendisini kapıda karşılamış ve direnmiştir. Bu baskınlardan birinde Ömer’in kapıyı zorla açmasıyla Fatma’yı kapının arkasına sıkıştırarak kaburgaları kırılmış ve yedi aylık hamile olduğu erkek çocuğunu düşürmüş. Bu kaburga ve düşük yarası sonrası gelen kanamalarla Fatma’nın sağlığı iyice bozduğundan, babasından en çok altı ay sonra yaşama veda etmiştir. İşte Ömer’in bu bitmek tükenmek bilmeyen baskınlarından birinde Ömer, Ali ve Fatma arasında geçen tartışmalar.
- “Ömer Ali’ye, Fatma’yı ikna et eve gelelim. Ali soruyor: ya kabul etmezsem ne olacak? Ömer, kafanı koparırız. S.22”
- “Fatma, ben ikinizi Hz. Muhammed’e şikâyet edeceğim diyor ve ekliyor. Her namazdan sonra size bedduada bulunacağım. S.23”
- “Baskın sırasında Fatma’nın ağlaması, Ali’nin Muhammed’in mezarı başına gidip orada feryat etmesi ve ağlaması, yine Ali’nin şayet ben direnirsem ne olacak sorusuna; o zaman kafan uçurulacak.” S. 23-28-29
“EĞER TANRI KONUŞTUYSA, NEDEN HERKES İKNA OLMADI?”
( Percy bysshe Shelley. 1822 ö.)
Bizim Aleviler Ali’yi Allah’ın Aslanı, yiğit, savaşçı vb meziyetlerle biliyorlar ya, bu kitap bu ezberi bozarak bu tabuyu yerle bir ediyor. Ben Ali’nin asla kahraman olmadığını ve tam bir korkak ve zalim olduğunu yıllar öncesinden yaptığım araştırmalarımdan biliyorum. Yine Ali’nin aksine Fatma’nın yiğit ve kahraman olduğunu da 10 yıl önce İran’lı araştırmacı DR. Ali Şeriati’nin FATIMA adlı kitabından öğrenmiştim. ( Kadın (Fatıma Fatımadır). Dr. Ali Şeriati–FECR YAYINEVİ. 2013 baskısı)
Fatma bu haksızlığa karşı yiğitçe direnirken Ali Evin arka odasında saklanıyor. Ebubekir ve Ömer’in yaptığı baskınlardan birinde başörtüsünü çıkarım önlerine atınca dönüp gidiyorlar. İşte bizim Alevi kadınlarının erkek kavgasını önlemek için leçeklerini çıkarıp araya atmaları buradan geliyor. Ömer’in verdiği fiziki ve ruhsal yaralardan sonra öleceğini anlayınca Ali’ye vasiyet ediyor. Ebubekir ve Ömer’i cenazeme kabul etmeyeceksin diyor. Bu nedenle Fatma ölünce onların cenazeye gelmesini engelleyemeyeceğini anlayan Ali, Fatma’yı gece yarısı gizlice gömerek ölümünü de birkaç gün herkesten gizliyor. (s.42)
Nitekim Fatma’nın ölümünden sonra gidip Ebubekir’e biat ederek halifeliğini kabul ediyor.
“İNANMAK, DÜŞÜNMEKTEN KOLAY!
BU YÜZDEN, DÜŞÜNENDEN ÇOK İNANAN VAR.”
( Bruce Calvert. 1852 ö.)
İslamcılar adaletsizliğin timsali Ömer’e ‘Allah’ın adaleti’ diyerek Müslümanları inandırmışlar. İşte o ‘Allah’ın adaleti’ denilen Ömer’in Ali ve Fatma’ın evine yaptığı baskınlardan birinde, yine karşısında kapıyı açmayan Fatıma’nın direnişiyle karşılaşınca taraftarlarına verdiği emir: “Bastırın! Ne olmuş bize ki kadınlara, kadına mı takılacağız? Ateş getirin evi yakarız.” s.44
“Çağlar boyu güçlü zayıfı ezdi; kurnaz ve vicdansız, aptal ve masum olanları tuzağa düşürerek köleleştirdi. İnsanlık tarihinde tanrı hiçbir yerde ve zamanda ezilenlerin yardımına koşmadı.”
( ROBERT INGERSOLL. 1899 Ö.)
Ömer Halife olunca Hz. Ali’nin Fatıma’dan doğan son kızı 7-8 yaşlarındaki Ümmü Gülsüm’le evlenmek istiyor. Düşünün Ömer kızın dedesi Hz. Muhammed ile yaşıt, 60 yaşlarında ve yaklaşık 140-150 hokkalı boylu poslu dev gibi biri. Daha önce de Hz. Ali ile evlenmeden önce de bu kızın anası Hz. Fatma bekâr iken ona talip olmuş ve Hz Muhammed’den resmen istemiş. Fakat Peygamber ona kızım küçüktür diye vermemiş. Bu kez de kızını ona vermeyen peygamberin torununa talip oluyor. Elbette bunlar kızın dedesi Hz. Muhammed ve annesi Fatıma öldükten sonra oluyor. Ali de önce kızım küçük diye itiraz ediyor. Fakat daha sonra Ömer’in baskısı ve korkusuyla kabul etmek zorunda kalıyor. Ömer kızı bir gönder bakayım diyor. Ali kızı kandırmak için eline bir hırka vererek kızım bunu Halife Ömer’e götür diyerek gönderiyor. Kız hırkayı Ömer’e götürünce, Ömer kızın eteğini kaldırarak avret yerine bakıyor. Tüyleri bitmiş mi, ergenlik çağına girmiş mi, diye. Kız şiddetle tepki gösteriyor ve şöyle diyor.
- “Allah’a yemin ederim ki, halife olmasaydın yüzüne çarpardım.” (s.55)
- Ömer, “git babana söyle, hediyesini beğendim, diyor. (s.51)
- Kız eve gelince babasına şöyle diyor. “baba sen beni kötü bir yaşlıya gönderdin” (s.51)
- Şia kaynaklarına göre Ömer; “Ali kızı vermezse elini keserim,” (s.60)
Ali’de, kızım o adam artık senin kocan. Ve 140 kiloluk, 60 yaşındaki Ömer bu kızı alıyor ve bundan Zeyd ve Rukiye adında iki çocuk doğurtuyor. (s.48)
“Hatalı insanları yaratıp sonra onları kendi hataları yüzünden suçlayan, her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten bir tanrı hikâyesinin mantığını sorgulamamız gerekir.”
(Gene Roddenberry. 1999.ö)
Ömer ölünce dul kalan bu kadın önce Hz. Ali’nin ağabeyi Cafer’in oğlu Avn ile evlendiriliyor. O da ölünce onun küçük kardeşi Muhammed ile evlendiriliyor. O da ölünce onun da küçüğü üçüncü kardeş olan Abdullah ile evlendiriliyor. Kadın bu üçüncü kardeşle evlendirilince şöyle diyor. “İki kardeş benimle evlenince öldüler, inşallah bu kardeşte ölür, diyor. Fakat bu kez ömrü yetmeyerek kendisi ölüyor.” (s.48) Elbette her kardeşten birkaç çocuk yaparak. Birde Ömer’in Hz. Muhammed’in sağlığında küçük yaştaki kadınlarından biriyle ters ilişki hadisesi var. Ters ilişkiye girdiği eşi daha 7-8 yaşlarında bir çocuk. İlişki sabahı sokakta çocuk arkadaşlarıyla oynarken arkadaşlarına anlatıyor. Çocuklar bunu evde ailelerine anlatınca ortalığı bu dedikodu kaplıyor. Bu dedikoduyu Ömer’de duyup rahatsız olunca Muhammed’e koşuyor ve kurtar beni diyor. Muhammed ona Bakara Süresinin 223. Ayeti ile yetişiyor. “kadınlar sizin ekeneğinizdir (tarlanızdır) istediğiniz yerden yaklaşırsınız (sürersiniz)” ile kurtuluyor. Tüm bunlar detaylıca A. Tekinin İslam’da Cinsellik ve Hz. Muhammed ve Kurmaylarının hanımları” kitabında var. Oradan okuyabilirsiniz.
“Fikirlerini değiştirmemekle övünen, hep dosdoğru yolda olduğunu öne süren, insanın hata yapmayacağına inanan biri ahmaktır.”
(Honore de Balzac. Ö.1850-Paris)
Yine bizim Alevilerin cahilleri Hz. Ali’nin Hz. Fatma ile yastığa baş koyduktan sonra başka eş almadığına ve Fatma’dan doğan Hasan, Hüseyin, Zeynep ve Ümmü Gülsüm’den başka çocuklarının olmadığına inandırılmışlardır. Hz. Ali daha Fatma ve babası Hz Muhammed hayatta iken Peygamber izin vermediğinden eş alamamıştır, fakat cariye almıştır. Hz. Muhammed zamanında Yemen’i istila etmek için gönderdiği komutanı Halid bin Velid büyük bir katliamla Yemen’i talan eder. Hemen Hz. Muhammed’e bir elçi göndererek bu talan mallarını, cariyelerini, altınlarını vd ganimetleri almak üzere birisini göndermesini ister. Hz. Muhammed’de en güvendiği damadı Ali’yi gönderir. Ali ganimetleri alınca içindeki en güzel kızı kendine cariye olarak alır ve orada çadırda cinsel ilişkiye girer. Daha Hz. Fatıma sağdır. Bu oradakileri çok rahatsız eder. Dönüp geldiklerinde Ali’yi Hz. Muhammed’e şikâyet ederler. Bu konuyla ilgili hususlar kitabın 78,79,80,81,82,83,….100. sayfaya kadar onlarca kaynağa dayanarak verilmiş. Okuyabilirsiniz.
“DİN, AKIL MELEKELERİMİZİN SERBESTÇE KULLANILMASINI BLOKE EDEN YASAKLAR BÜTÜNÜDÜR.”
(Salomon Reinach Ö. 1932-Paris)
Hz. Ali, Fatma’nın ölümünden sonra yalnız bir hafta sabredebiliyor. Bir hafta sonra, kimine göre de dokuz gün sonra Hz. Muhammed’in büyük kızı Zeynep’in kızı, baldızının kızı olan Ümame ile ikinci evliliğini yapıyor. (s.75) Kız o kadar küçükmüş ki; Hz. Muhammed namaz kılarken sırtına tırmanıyormuş. Fatma’dan sonra başlayan bu ikinci evliliğinden sonra Ali evliliklerine devam ediyor. Boşayıp yerine aldıkları var. Ama şurası biliniyor ki; Hz. Ali öldüğünde geride dört resmi eş ve 19 cariye olmak üzere 23 kadını dul bırakırken, 34-35 çocuğu da öksüz (babasız) bırakıyor. (s.72-73 ve devamı) Ali’nin bu eş ve çocuklarının isim listesi Arif Tekin’nin “MUHAMMED VE KURMAYLARININ KADINLARI” kitabında var. İsteyenler oradan okuyabilirler.
“ZALİMLERİN ÇARKI, CAHİLLERİN ÇALIŞMAYAN KAFALARIYLA DÖNER.”
(Viktor Hugo. Ö.1885-Paris)
Hz. Ali ve iki oğlu Hasan ve Hüseyin nasıl bacanak oldular? Şöyle; “ Hz. Ali aynı gün, İmr’ül Kays b. Adi’nin kızı Mühayyat’ı kendine, diğer kızı Selma’yı Hasan’a, Rebab’ıda Hüseyin’e isteyip alıyorlar. Böylece baba ve iki oğlu aynı gün bacanak olup aynı gecede gerdeğe giriyorlar. (s,78)
“EĞER TANRI İNSANI YAŞAMAYA ZORLADIĞI HAYATI KENDİSİ YAŞAMAK ZORUNDA KALSAYDI KENDİNİ ÖLDÜRÜRDÜ.”
( Alexsandre Dumas. Ö.1870-Fransa)
Bu evlilikler konusuna girmişken Hz. Ali’nin evlilikleriyle meşhur büyük oğlu Hz. Hasan’ın evliliklerine bakmadan olmaz. Bu çok kadınla evlilik konusunda Museviler ve Müslümanlar adeta yarışmışlar. İslam kaynaklarında Peygamber Muhammed’in bir gecede en çok 11 karısıyla cinsel ilişkide bulunduğu yazılıyor. Yine aldığı kadın sayısı 65-70 olarak verilirken birçok kaynak ve Buhari; Davut peygamberin bir gecede 100 kadınla cinsel ilişkide bulunduğu yazılıyor. Sakın ilmen ve bilimsel olarak imkânsız demeyin, günaha girersiniz. Adamların arkalarında tanrısı var. Onlar elçi olarak seçilmiş. Tanrısı kuvvet verir. Onları kendinizle kıyaslamayın, çarpılırsınız. Davut peygamberin 700 hür eş ile 300 cariye olmak üzere 1000 karısı varmış. Babası Hz Süleyman’ın da ondan aşağı sayıda eşi yokmuş. Tüm dinlerin Tanrılarının da erkek oldukları şuradan belli. Tüm Tanrılar elçileri başta olmak üzere polijiniyi serbest bırakırken, fakat poliandriyi yasaklamışlar. Kadınlar erkeklerden önce neden Tanrının bu adaletsizliğine isyan etmeyerek itaat ederler. Bir türlü aklım almaz.
“ZENGİNLER FAKİRLERE TANRIDAN BAŞKA BİR ŞEY BIRAKMADILAR.” (Friedrich Nietzsche. Ö.1900-Almanya)
Bizim Hz. Hasan’ın eş ve cariye sayısı 250-300 olarak en fazla mutabık olunan rakam. Daha az ve daha fazla verenler de var. Bir günde 4 kadın boşayıp aynı gün de 4 yeni eş aldığı da oluyormuş. İnsan düşününce acaba Muaviye Hasan’ı genç yaşta zehirletip öldürtmeseydi Davut Peygamberi ve babası Süleyman’ı da geçer miydi?
“DİN FAKİRLERİN ZENGİNLERİ ÖLDÜRMEMESİNİ SAĞLAR.”
(Napoleon Bonaparte. Ö.1821-Fransa)
Yine insan merak ediyor acaba bir gecede en fazla kaç kadınla olabilmiştir bizim Hasan?
İslamcılar Hz. Hasan’ın çocuk sayısını belirleyemiyorlar. Belki 1000’i geçmiştir, çocuk sayısı. Kendisi de bilememiştir zavallı Hasan. İslamcılar Hasan’ın ancak isim ve cisimleriyle bilinen 70-80 çocuğunu yazmışlar. Hasan halife Ebubekir’in oğlu Abdurahman’ın kızı Hafsa ile evlenir. Fakat sonra duyar ki Zübeyir. B. Avm ile ilişkisi olmuş, onu boşar. Boşar boşamasına fakat kadına doyamamıştır. Kadın gider başkasıyla evlenir. Onlarca kadın ve cariyeye sahip olan Hasan arada sırada bu evli kadına çapkınlığa da gider.(s,134)
Hz. Ali; “oğlum Hasan kızlarınızı boşayacak. Ona kız vermeyin demek zorunda kalıyor. (s,132)
Şia alimlerinden Taberi’de Hz Hasan’nın 448 kadınla evlendiğini yazıyor. (s,143) Her neyse kitabın 126- 145 sayfaları Hz. Hasan’nın evliliklerine ayrılmış. Oradan okursunuz.
Aksi kanıtlanana kadar, inandığımız veya doğru varsaydığımız her şey yanlıştır.
( Çağrı Mert Bakırcı, Arsel Berkat Acar “Şüphecinin El Kitabı”ndan)
Şimdi sizlere sayfa 102 den bir paragrafı virgülüne dokunmadan aynen aktararak bu konuyu sürdüreyim.
“ Az önce isimlerini saydığım üç kardeş (Ali’nin damatları), Esma binti Umeys’in Cafer’den olan çocuklarıydı. Yukarıda Ali’nin ağabeyi Cafer ve Ebubekir’den sonra bu kadınla (yani geliniyle) evlendiğini yazdık. İşte bir yandan Ali kadınla evlenmiş, diğer yandan da kızını onun çocuklarına vermiş. Abdullah b. Cafer bir de amcası Ali vefat edince onun hanımlarından yengesi leyla binti Mesut’la evlenir. Yani Ali’nin yeğeni hem Ali’nin iki kızıyla (Zeynep ve Ümmü Gülsüm) hem de Ali’nin hanımıyla evlenir. Yine Hz. Ali’ni torunu Hasan aynı gecede iki amcakızıyla evlenir.” (s.102)
Okurken de, bunları yazarken de karnıma sancılar girdi. Hadi biraz da siz kendiniz zahmet buyurun. Ben size bir kolaylık daha yapayım. Hz. Ali’nin annesinin, karısının ve bir kızının da adı FATMA, karıştırmayın.
Şimdi de gelelim Hz. Ali’nin adaletine: “Hz. Ali bir topluluğu yakarak öldürür.” (s,108) Nedeni İslamiyet’i terk ettikleri için. Ve bunu yaparken de, “ben bu cezayı kafadan uygulamıyorum, der. Tam tersine Allah ve Muhammed’in buyruğunu icra ediyorum.” (s,110)
Ali bu sözünde haklı! Çünkü; Hz. Muhammed’de Ukl/ureyne kabilesine mensup 7-8 kişiyi feci bir şekilde katletmiş ve kızdırılan çivilerle gözlerini oymuştur. Buhari ve Müslim gibi hadisçiler de bu konuyu işlemiş. Ayrıca Kur’an’nın maide süresinin 33. Ayetinin tefsirini yapanların neredeyse tamamı bu konuyu işlemişlerdir. Bu ayette deniyor ki; Allah ve Muhammed’e karşı gelenleri ve yeryüzünde fesat çıkaranları öldürün, asın, el ve ayaklarını kesin diyor.(s,110)
Hz Ali’nin halifeliği döneminde bazı insanlar vardı. Namaz kılar Müslüman görünürlerdi ve İslam’dan yardım alırlardı. Ama gizliden puta, dağa, taşa, doğaya taparlardı. Ali bunu öğrenince bunları ne yapalım diye Müslümanlara sordu. Yanındakiler onları öldürün dediler. Hz. Ali, “hayır öldürmekle kalmayız. Bunları Hz. İbrahim’e yapıldığı gibi ateşte yakarız dedi ve ateşte yaktı. (s,113)”
İnsan bunları öğrenince şunu sormadan ,edemiyor. Acaba Hz. Ali bu gün Mehdi olarak geri gelse, Munzur ve Düzgün Baba’ya inanan bizim Dersim Alevilerini yakar mıydı?
Bazı insanlar Ali’ye sen tanrısın demişler diye çukurlar açtırıp içinde ateşler yakılarak bu insanlar canlı olarak bu ateşe atılarak yakılmışlar.(s,115) Benim üç yıl önce ölen rahmetli dayım Ali Çimen Ali’ye Allah diyen biriydi. Hala da Ali Allah’tır diyen Aleviler var aman Ha!.. Mehdi gelirse yanarsınız, yakılırsınız.
Hz. Ali halife olup Basra’yı kontrol altına alınca Yahudi asıllı İbni Sebe ve ona bağlı 70 kişiyi ateşe atıp yakıyor. (s,116)
İşid’çiler günümüzde aynı zulümleri yaparken, bu ilhamları İslam önderlerinden alıyor olabilirler mi?
Hz. Ali’nin Kerbela’da 9 erkek çocuğu, kardeşi Akil’in dokuz oğlu, yine Ali’nin Hasan ve Hüseyin’den olanlar başta olmak üzere çok sayıda torunu Kerbela’da öldürüldü. Öldürülen 72 kişinin tamamı Hz. Ali’nin aile fertleriydi. Ama nedense bizim Aleviler yalnız Hüseyin diyerek ağlarlar. Neden?
YORUMUM: Önce bir açıklama yapıp sonra yoruma geçeyim. Ben burada kimsenin dinine, mezhebine, inancına küfür, hakaret vb saygısızlık yapmıyorum. Bana dayatılmadıkça herkesin inancına saygılıyım. Herkeste benim inanç(sızlığ)ıma saygılı olmalı. Yalnızca ulaştığım gerçekleri paylaşıyorum. İster inanırsınız ister inanmazsınız. Yanlış ve hatalarım var ise insanca yazın, yanıtlarım. Bizim Alevilerin de A-Yo-Ta (Alevi Yobazlık Tarikatı) tarikatına mensup olanları var. Kendi ezberindeki yalan-yanlış Alevilik anlayışı, yapılan bilimsel eleştiriler ve gerçek bilgilerle çeliştiğinde saldırganlaşarak İŞİD’çi tepkisi verenler var. Aman ha..
Bu kitaptan ve diğer İslami kaynaklardan anlaşılıyor ki; Müslümanlar istilacı olarak başka memleketleri katlederek mal, mülklerini gasp etmiş, erkek, kadın ve kızlarını silah zoruyla almışlar. Sonra Sıffin, Cemel, Kerbela vb birçok savaşta da birbirlerini katletmişler. Günümüzde de hala bunu en fazla yapan Müslümanlar. Bir de bu dinlerine barış dini demişler.
Bu Dersimli Çoban diyor ki; aklın, mantığın, bilimin sorgulayamadığı her Tanrı, her Peygamber diktatördür. Sorgulanamayan her din, her inançta diktatörlüktür. İnsanlık yakın gelecekte vahiye inanan üç semavi din (Musevilik, Hristiyanlık, Müslümanlık) olmayan, görülmeyen, bilinmeyen Tanrıya inanlarla; aklın, mantığın ve vicdanın Tanrısı olarak kendilerinin yarattığı (seçtiği) İnsan-ı Kamil, Tanrı İNSAN’a inananlar olarak iki inançta toplanacaktır. İşte bu ikincisi İNSAN Tanrılı din ve/ya inanç Aleviliktir.
Yaşamı dini, dini de yaşamı olan DİN, İNANÇ, ALEVİLİK.
Kimi, okuma özürlü ve yazma sakatı olanların, lafı ve fikri bol ama bilgisi kıtları okuma zahmeti, yazma külfetinden kurtararak en azından kafalarını karıştırdıysam, kendimi mutlu sayarım. Elbette bilen ve anlayanların affına sığınarak. Arif Tekin’nin aşağıda listelediğim tüm kitaplarını şiddetle okumanızı tavsiye ediyorum. Onu okumaya 20 yıl önce başladım ve aşağıdaki kitapların 15 tanesini yazarak çizerek okudum. Onlarca kişiye hediye olarak bu kitapları verdim. Tamamını okuyanlar İslam Âlimi olurlar.
İnsanlık henüz ulaşamadığı Alevilik hakikatine gebedir ve onun doğum sancılarını çekmektedir. Doğum yakındır.
Bu Dersimli Çoban boşuna demiyor, “Türkiye Alevidir ve Alevilerindir.” “Dünya Alevidir ve Alevilerindir.”
Çünkü, ALEVİLİK İNSANLIKTIR, İNSANLIKTA ALEVİLİKTİR.
ARİF TEKİN’NİN OKUNMASI GEREKEN KİTAPLARININ TAMAMI
- Bilinmeyen Yönleriyle Kuran (Kur’an’ın Kökeni-1)
- Bilinmeyen Yönleriyle Kuran (Kur’an’ın Kökeni-2)
- Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Muhammed’in Ölümü
- İslam’da İçki
- İslam’da Cinsellik
- Muhammed’in Hocaları
- İslam’da Şiddet
- Ömer’in Kur’an’daki İzleri
- Kuran’ın Tarihçesi ve Yazım Serüveni
- Muhammed’in Uzay Yolculuğu
- Zerdüşt’ten Kurana
- Sumerler’den İslam’a Kutsal Kitaplar ve Dinler
- Kuran’ın Kökeni
- Kuran’da Allah
- Kuran’da Kadın ve Hz. Muhammed’in Hanımları
- Muhammed Döneminde Öldürülen Muhalif Kadınlar
- Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Ali ve Ailesi
Kitapların tamamı Berfin yayınlarından çıkmıştır.