Söylencelerin tarihi, insanlığın tarih sahnesine çıkmasıyla başlar. Arkeolojik araştırmalardan çıkan Asur tabletlerindeki kayıtlara göre Munzur Baba, İ.Ö 2200 ile İ.Ö 1200 arası dönemlerde yaşamına ilişkin bilgiler olup ve aynı dönemde adına bu günkü Ovacık merkezli bir devlet kurulduğu anlaşılmaktadır. İbrahim Peygamber’in çağdaşı olduğu ve Tanrıça Anahita ile yakınlığı söylencelerle günümüze kadar gelmiştir.
Son Peygamber Hz. Muhammed’inde bir dönem çobanlık yaptığı gibi; Hz. İbrahim, Hz. Şuayb, Hz. Yakup, Hz. Musa gibi peygamberlerin çobanlık yaptığı ve Peygamberler mesleğine mensup bir çobandır MUNZUR.
Efsaneye göre; “Munzur bugün gözelerin olduğu yerde çobandır. Sürüsünü otarırken karşısına iki kurt çıkar. Aç olduklarını ve yemek için Munzur’dan koyun isterler. Munzur’da emanetçi olduğunu, koyunların sahibinin rızasını almadan veremeyeceğini söyler.
Kurtlar gidip sahibinden izin almasını ister. Munzur ise ben gidip gelinceye kadar siz sürüye saldırırsınız der. Kurtlar saldırmayacaklarına yemin ederler. Munzur ağasına gider ve durumu anlatır. O’da Munzur’a “Mademki yemin etmişler, git söyle hangisini beğeniyorlarsa onu alsınlar” der. Kurtlar sürünün içerisinden bir koyun beğenirler. O da Munzur’un kendisine ait tek koyunudur. Yedi senedir kısır olan koyun iki yavruya ağır gebedir. Koyunu alırlar ve uzaklaşırlar. Orada koyunu kuzulatırlar ve koyunu alıp, kuzularını “sen bize koyunu verdin, kuzular senindir.” diyerek Munzur’a geri verip giderler. Munzur koyunları sağarken karşıdan gelen ağa sürüdeki koyunların yarısının siyah yarısının beyaz renge büründüğünü görür, gözlerine inanamaz. Munzur’a doğru koşarak “Oğul, bu keramet sana nasıl geldi” der ve Munzur’a secde ederek elini öpmek ister. Munzur yakalanmamak için kaçar ve her attığı adımda süt dökülen yerde çıkan ak süt gibi su ikisinin arasını böler. Kırkıncı adımında bastığı yerdeki suyun içinde kaybolup gider. İnanışa göre Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i kurban edecekken gökten inen kurbanlık koç, Munzur’un koyunundan kurtların doğurtup iade ettiğidir. İkizi olan diğer koç ise insanlığın başına gelecek en büyük felakette inecektir…“
EY!.. Ziyaretçi siz de takdir edersiniz ki; Efsaneler inandırıcılık yönü ve özellikleri dolayısıyla bulundukları coğrafya halklarının kültürel yapısı üzerinde etkililikleri oranında kalıcılaşırlar. İ.Ö 2200 yıllarına kadar yaşam izlekleri olan Munzur Baba’ya Dersim halkı halen tüm iman ve inancıyla; bolluk ve bereketin, temizlik ve asilliğin sembolü olarak inanıyor, üzerine yeminler ediyor ve yeni doğan çocuklarına MUNZUR ismi veriyor. O’nun ismini verdikleri Munzur suyunu kirletmiyor, içindeki alabalıklarını onun kutsalları olarak avlamıyor. Munzur suyunu dertlerine deva, hastalıklarına şifa olarak kullanıyor. Yine Munzur’dan adını alan Munzur Dağlarındaki dağ keçilerini O’nun mallarıdır diye avlamayı günah görüp avlamıyor.
Munzur Baba’ya iyi dilekle gelerek; Munzur’un kayıp (sır) olduğu yerden başlayarak, Munzur Dağı eteğindeki patikadan yürüyerek, ağasından kaçmaya başladığı çayırdaki ilk çeşmenin arkasından dönüp, çayın yazı tarafından geri dönüp (tavaf) yine sır yerinde mumlar yakılıp, lokma, miyaz veya kurban dağıtanlar Munzur Xace’si (hacı değil, hâce okunur.) üstün insan, insanı kâmil, Tanrıya ulaşma yolcusu (XACE) olur ve dilekleri kabul görür. Ancak bu ziyaretin araya en az bir yıl süre koyarak ve halen niyeti bozulmamışsa ve dilekleri devam edenlerin ikinci ziyaretinden sonra kabul olacağına ve o kişinin HACE’lik yolculuğunun başlayacağına inanılmaktadır.
XACE MUNZUR İNSANDIR. KUTSAL MUNZUR SUYU VE MUNZUR DAĞIDIR. MUNZUR DOĞADIR.
Dersimli Çoban